İzlemek ya da dinlemek için tıklayın.
Bu bölümde biraz dijitalde gelişimin neden önemli olduğu üzerine konuşmak istiyorum. Önceki bölümde dijitalde gelişimin kapsamı çok geniş falan dedik ve önümüzdeki bölümlerde de dijitalde gelişimin kapsamına dair yine konuşuyor olacağız ama bu dijitalde gelişim neden önemli. Niye sürekli bunu konuşuyoruz ya da konuşmalıyız buraya biraz değinmek istiyorum.
Çünkü gerçekçi olmak gerekirse ne kadar çok dijitalde gelişim üzerine konuşursak konuşalım diğer tarafta bu meseleyi o kadar da önemli bulmayan ya da bu meseleyi henüz gündemine bile almamış, tercih etmemiş insanlar da, profesyoneller de yok değil. O yüzden biraz bunun üzerine konuşmak da iyi olabilir.
Benim yıllar içinde gözlemime göre dijitaldeki bu değişim ihtiyacına en çok direnç, hali hazırda bir uzmanlığı, bir işi uzun süredir sürdürmekte olan profesyonellerden geliyor. Çünkü zaten hali hazırda ve uzun süredir yapılmakta olan bir iş var. Ee şimdi durduk yere icat çıkartmaya ne gerek var?
Diğer taraftan bir de aslında işe yeni başlayacak olan profesyonellerde de eksik referans sebebiyle gizli bir direnç olabiliyor diye düşünüyorum.
Şöyle ki, ben bir alan seçip, o alanda bir iş yapmaya, uzmanılğımı sergilemeye başlayacaksam ilk yapacaklarımdan biri o alanı tutan, o alanda faal olan profesyonelleri incelemek, analiz etmek, onlardan kendime bir takım anahtar noktalarını almak olur. Bu aşamada şöyle tehlikeli bir çıkarım da yapabiliyoruz. Ya abi adam yıllarını vermiş, kadın uzun zamandır bu işi yapıyor ve bu alanda sayılı isimler arasına girmiş. Şimdi youtube kanalı açmak gerekiyor olsaydı ya da linkedin de aktif olmak önemli olsaydı onlar yapardı? demek ki bu o kadar da önemli değil?
Oysaki o, o işi yıllardır yapmakta olduğu için bu dijital çağda direncine rağmen hala bu işi yapmaya devam edebiliyor. Çünkü arkasında yıllanmış bir deneyim var, sağlam bir network var. Fakat yola bugün çıkacak biri için oradan feyz almak çok kıymetli olmakla beraber, o alınan feyzi o haliyle olduğu gibi kullanmak tehlikeli olabilir.
Oradan alınan o kıymetli bilgi ve deneyimi bugünün ihtiyaç ve gereklilikleriyle marine etmek, fırına öyle vermek gerekir diye düşünüyorum.
Çünkü mesela Steve Jobs Apple’ı 1976’da kurdu, başarılı oldu ve bugün Apple hala en başarılı, en çok konuşulan şirketlerden biri. Steve Jobs, Apple’ı bugün kuruyor olsaydı. Yine çok başarılı olabilirdi. Ama bence 1976’da Apple başarılı yapan şeyler tek başlarına bugün de başarılı yapmaya yetmeyebilirdi. Bu çağın ihtiyaç ve gerekliliklerine göre belki çok farklı bir yol haritasıyla yakalayabilirdi başarısını. Yani Apple yine çok başarılı olurdu fakat bence aynı şeyleri yaparak olmayabilirdi.
O halde dijitalde gelişimin önemini konuşabilmek için bu çağın ihtiyaç ve gereklilikleri üzerine de düşünmek gerekebilir.
Mesela bugün çokça duyduğumuz bir kavram var. Kişisel marka olmak. Kişisel marka olmak yeni bir şey değil aslında. Bu eskiden de hiç şüphesiz önemliydi ki şu anda belki de bu dijital dirençlerine rağmen hala alanlarında söz sahibi olan, hala başarılı işler yapabilen isimlerin en önemli kaynağı yıllar için de ortaya koymuş oldukları bu kişisel markadan kaynaklı.
Ama özellikle son yıllarda bu kişisel marka kavramanı çok sık duymaya başladık.
Bunun birçok sebebi olabilir. Mesela bence sebeplerinden biri bilginin çok hızlı ve kolay ulaşılabilir bir şekle bürünmesiyle ilgili.
Şöyle ki dijitalleşmenin bu seviyelere gelmesinden önce bir profesyonelin bağlı olduğu kurumun markası, eğitim aldığı öğrenim kurumunun bir marka olması, referanslarının, networkunun güçlü olması çok önemliydi. Çünkü o profesyonelden bir hizmet almak isteyen müşterinin, o profesyonel hakkında bilgi alabileceği başka bir kaynak yoktu ya da sınırlıydı. Eğitimi iyi bir yerden aldıysa, bağlı olduğu kurum iyi bir imaja sahipse, güvenilir eş – dost da o ismi biliyor ve güvenilir buluyorsa bu karar vermeye yetiyordu.
Fakat şimdi bu biraz değişti.
O, ismin arkasında kurumlar ve referanslar hala aynı derecede öneme sahip. Ama farklı olan şey insanların artık tüm bu bilgileri aldıktan sonra hala o profesyoneli sorabilecekleri yeni ve sınırsız bir dünya olması.
Örneğin eskiden bir ingilizce öğretmeninin Boğaziçi’li olması çok önemli ve yeterli bir faktörken şimdi bu işin sadece %50’si… Diğer %50’si dijital dünyadaki izlerine bağlı. Oralarda istatistikler neler? Kaç kişi ile çalışmış? Kaç kişiden olumlu yanıt almış? gibi…
Bu nedenle artık başarı biraz madalyonun iki tarafına da sahip ve hakim olmakla alakalı. Madalyonun bir yüzü o arkamızdaki kurumun – markanın gücü ve bize kattığı değer… Madalyonun diğer yüzü ise bizim kişisel bir marka olarak kendimize ve işimize kattığımız değer.
Bu çağın en önemli ihtiyacı ve gerekliliği bence bu ve bu nedenle de son yıllarda kişisel markalaşma kavramını bu kadar sık duyuyoruz.
Dijitalde gelişimin profesyoneller için önemli olma durumu da biraz burada ortaya çıkıyor. Çünkü kişisel markalaşma kavramının kapsamına baktığımızda çoğunlukla dijital meseleleri konuşuyoruz artık. Çünkü artık her şey online’a döndü, dönüyor. Var olmak, güçlü bir imaj, network, işi geliştirmek, geri bildirim… Ve daha fazlası dijitali kullanan, dijitalden beslenen süreçler haline geldi.
O yüzden dijitalde gelişim önemli, özellikle de profesyoneller için çok daha önemli diye düşünüyorum.