yükleniyor…

0

Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Temmuz 24, 2022

Verimliliği Arttırmak İçin Yazarak Çalışmak – Ipad’e Yazmakla Kağıda Yazmanın Dijital Farkları

Kağıt kalem ile yazar çalışmak mı? Yoksa dijital bir ekrana yazarak çalışmak mı? Kağıt, kalem ile klavyenin karşılaştırıldığı devir bitti. Artık mesele bu?

Bugün yazmaktan, yazarak çalışmaktan ve bu eylemin dijitalleşmesinden bahsedeceğim. Fakat burada bahsettiğim yazmak eylemi kağıt kalemle oturup 300 sayfalık bir roman yazmak değil. Daha çok bir işe bir projeye başlamadan önce o fikir üretimi, o beyin fırtınası süreci olur ya, ya da planlamalar yaparken, programlar hazırlarken gerçekleşen o süreçten bahsediyorum. Yoksa ben şahsen yüzlerce sayfalık bir içeriği elle yazmayı çok savunamam. O yüzden video boyunca yazarak çalışmaktan kastım bu olacak, bunu başta söylemiş olayım.

Birçok insan için yazarak çalışmak çok önemli. Verimli çalışmanın neredeyse ilk adımı gibi ki ben de onlardan biriyim. Karalamalar olmadan çalışmak, çalışmak olmuyor. Fakat günümüzde gelişen teknoloji sayesinde artık yazarak çalışmayı değil, kağıt kalemle yazmak mı yoksa dijital ürünlerle, o dijital ekrana yazmak mı yı tartışır hale geldik. Sadece estetiğinden ya da sadece hissiyatından değil işin maddi farklılığını da bilimsel çalışmalarla belirlenen muhtemelen fayda farklarını da ele almaya çalışacağım.

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, kullandığımız araçlar ne kadar hayatımızı ve eylemlerimizi kolaylaştırırsa kolaylaştırsın mevzu bahis yazmak olduğunda kalemin ve kağıdın yerini çok az şey doldurabiliyor—-du ki nihayet kalem ve kağıtla yazmayı da dijitalleştiren bir teknolojiyi deneyimledim. Şimdi öncelikle kısaca yazmak üzerine sonra da kağıda yazmakla, ekrana yazmanın farklarını ve bu farkların ortaya çıkan bu maliyeti üstlenmek konusunda değerli olup olmadığına bir bakalım.

Öncelikle yazmak, daha doğrusu yazarak çalışmak üzerine konuşacak olursak benim için hiç şüphesiz verimliliği arttıran en büyük eylemlerden biri bu. Çeşitli uygulamaları kullanmayı denedim. Bu uygulamalar üzerinden notlarımı, fikirlerimi, çalışmalarımı, takvimimi vesaire tutmayı denedim. Fakat olmadı. Evet takvim ya da yapılacaklar listesi gibi işler için dijitali kullanmak bir anlamda şart çünkü gerçekten çok fazla kolaylaştırıcı özellik konuya dahil oluyor ve ben de takvim için google takvimi kullanıyorum. Ama diğerlerinde malesef hiçbir uygulama o hissiyatı, tadı ve en önemlisi işlevselliği vermiyor. Bu nedenle de verimli olmuyor.

Bu noktada yazarak çalışmak neden önemli? Ne işe yarıyor? Gerçekten artıları var mı? Bunlara da bir göz atalım.

Öncelikle benim bu konudaki ilk yorumum her şeyden önce yazarak çalışmanın kolaylığı, uygulanabilirliği ve daha da önemlisi yazmak eyleminin başlı başına meditatif bir etki ortaya çıkartması kendi adıma. Ve yazarak çalışırken daha iyi odaklandığımı da söylemeyilim. Çünkü beyaz bir A4 alıp yazmaya başladığınızda aslında hiçbir sınırınız yok, aslında masanın üzerine zihninizi koyuyorsunuz ve sınırız hayal gücünüz oluyor. Yazmakta, çizmekte, karalamakta tamamen özgür oluyorsunuz ve bu nedenle ben bir konuda çalışmak için yazmaya başladığımda zihnimde çoktan başlamış olan o üretim, o yaratım süreci somut bir görünüm kazanmaya başlıyor. Öncesinde bir fikir, bir kıvılcımdan ibaret olan o konu, yazmaya başladığımda büyümeye başlıyor. Her kalem hareketi aslında ortaya atılan yeni bir düşünce gibi… Kendi yarattığım, dışarıdan tek kişilik görünsede içeride çok sesli bir beyin fırtınasına dönüşebiliyor olay. Bu nedenle yazmak, o karalamalarla çalışmak benim için gerekli ve verimli bir çalışma şekli.

Ama şimdi beni bir kenara bırakalım ve araştırmalar yazmak konusunda neler söylüyor onlara bir göz atalım.

2014’de yapılan bir çalışmada 

(https://linguistics.ucla.edu/people/hayes/Teaching/papers/MuellerAndOppenheimer2014OnTakingNotesByHand.pdf) elle not tutarak çalışan öğrencilerin laptopa yani klavyeyle not alarak çalışan öğrencilerden daha başarılı olduğu ortaya konmuş. Araştırmaya göre yazarak not alırken, kendi kelimelerimizle, kendi kısaltmalarımızla notlar aldığımız için konuyu daha iyi özümseyebiliyoruz ve bu da kavrama ve hatırlama konusunda daha etkili bir sonuca ulaşmamızı sağlıyor.

Bu noktada hatırlama konusunda etkisinden bahsetmişken yine 2009 yılında yapılan bir başka çalışmada (https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/acp.1561) ise bir isim listesinin dinletildiği katılımcılardan, kaydı dinlerken önlerinde kağıt olan ve karalamalar yapan kişilerin %29 oranında daha fazla isim hatırladığı ortaya konmuş.

2014 yılında yapılan bir başka çalışmadaysa 

(https://bpspsychub.onlinelibrary.wiley.com/doi/pdf/10.1111/joop.12064) yazmak gibi yaratıcı eylemlerin kişilerin her alanda daha yüksek performans göstermesini sağladığı gözlemlenmiş.

Araştırmalarla ilgili merak edenler için açıklamalara linkleri bırakacağım. Göz atabilirsiniz.  

Konuyu toparlarsak yazarak çalışmak önemli.

Çünkü: Dikkati ve odaklanmayı arttırıyor, hatırlamayı kolaylaştırıyor, yaratıcılığı arttırıyor ve hatta kimileri için rahatlatıyor bile diyebiliyoruz.

Şimdi buraya kadar yazmak üzerine, yazarak çalışmak üzerine konuştum. Sen de lütfen yazmak ve yazarak çalışmak üzerine eklemek istediklerini yorum olarak gönder. Ben de şimdi bu yazmak eylemini biraz dijitalleştireyim.

Dijitalleştirmekten kastım klavye ile not almak değil yalnız. Çünkü hem deneyen biri olarak hem de araştırmaların da ortaya koyduğu üzere, klavye kalem karşısında mağlup olmaya mahkum, en azından bir süre daha bu böyle olacak gibi görünüyor.  Evet daha hızlı, daha düzenli, daha okunaklı yazmak konusunda kalemden daha iyi olabilir belki. Sonradan rengini değiştirmek falanda cezbedici. Yanlış bir yazım olunca hemen delete ve backspace imdadımıza koşuyor ve karalamalar, üstünü çizmeler falan olmuyor sayfamızda… Tamam…

Ama yine de kağıt kalem ile yazarak çalışmanın yarattığı o yaratıcı etkiyi yaratamıyor. Klavye ile yazmak çok mekanik bir eylem. Üstüne üstlük imdadımıza koşan o delete tuşu da aslında yaratıcılığımıza en büyük darbeyi indiren en büyük düşmanımız oluyor.

Çünkü o karalamalar, o üstünü çizip yanlara eğri büğrü alınan notlar meselenin kendisini oluşturuyor zaten.

Bu yüzden bu videonun konusu, klavye değil. Benim yazmanın dijitalleşmesinden kastım aslında yine bir kalemle, kağıt yerine ekrana yazma durumu.

Şimdi elimde bir Ipad ve kalem var ve bu ekipmanlarla bu karşılaştırmayı yapalım ve Ipad ve kalem sistemi kağıt kalem yerini alabilir mi ya da aldı mı buna bir bakalım.

Bu karşılaştırma daha çok İpad ve ApplePen ikilisinin, kağıt kalem karşısındaki sunabileceği artılar üzerinden olacak fakat bir parantez açayım. Ben elimde bu iki ürünü oludğu için bu iki ürün üzerinden karşılaştırma yapıyorum fakat bu konu tüm alternatif marka ve modelleri de kapsamakta. Parantezi kapatıyorum şimdi ilk olarak kağıt ve kalemin bir artısından bahsetmeliyim.

His!

Evet o yazma hissi, o kağıdın ve kalemin sesinden bahsediyorum. (kağıdın ve yazmanın sesi) Bu önemli çünkü başta söylediğm o rahatlama durumu, o meditatif etkinin biraz da bununla alakalı olduğunu düşünüyorum.

Şimdi birazdan bu his konusunu Ipad üzerinden de değerlendireceğiz ama kağıt kalemin bu konuda en azından şöyle bir adım daha önde olduğunu söylemek lazım. Ama sanırım hepsi bu kadar.  Hepsi bu kadar çünkü… Şimdi bu eylemi dijitalleştirdiğimizde neler yapabildiğimize bir bakalım.

Bu arada bu amaçla kullanabileceğiniz uygulama sayısı da bir hayli fazla ama öne çıkan birkaç uygulama var. Ben Goodnotes5 uygulamasını kullanıyorum ve bu videoda bahsettiğim özellikler bu uygulama için geçerli. Diğer uygulamalarda da benzer özellikler olmakla beraber daha fazla ya da daha az özellikte olabilir.

Düzenli ve Sistemli Yazmak: Şöyle ki, en azından kendi adıma bir konu üzerinden çalışırken öyle defterle falan değil müsvettelerle, boş a4lerle çalışan biriyim. Biriydim. Bu nedenle de hem çok fazla kağıt tüketiyordum, hem de bir süre sonra sayfalar arasında boğuşmaya başlıyordum ve daha da önemlisi, sonradan geriye döndüğümde o karmaşanın arasından aradığım sayfayı, notu bulmak oldukça zor oluyordu.

Fakat olayı dijitalleştirdiğinizde içinde sınırsız sayfası olan ve istediğniz şekilde revize edebildiğiniz ve aradığınızı anında bulabildiğiniz bir deftere dönüşüyor. Hatta içinde sınırsız sayıda defterin olduğu bir yer de diyebiliriz.

Ayrıca sayfaların kenarını kıvırmak gibi ya da araya ayraç koymak gibi istediğiniz sayfalara kolay ulaşmak için işaretleme de yapabiliyorsunuz.

Ve daha da güzeli aslında tüm bunlara gerek bile kalmıyor çünkü arama özelliği el yazınızı algılıyor ve el yazınızdan dahi aradığınız kelimenin geçtiği sayfaları tarayıp, karşınıza getirebiliyor. 

Yine düzen ve sistem konusundan bahsederken sayfa şablonlarını da es geçmemek lazım. Not aldığınız sayfa çizgili, çizgisiz, kareli, noktalı vs olmasının yanı sıra bazı hazır şablonlar üzerinden de çalışma yapmanız mümkün. Notlarınıza bir kapak yapmanız da mümkün.

Ve genel olarak bakarsak düzenli ve sistemli çalışmak konusunda dijital defter kalem ikilisi, normal kağıt kalem karşısında 1-0 öne geçiyor.

Öte yandan bir diğer özellik artısı, yazısı benim gibi çok da güzel olmayanlar için geliyor. El yazısı ile yazdığınız metinleri birkaç dokunuşla klavye metni haline dönüştürebiliyorsunuz. Bu sayede çirkin yazı ya da sonradan dönüp baktığınızda okuyamadığınız detaylarla karşılaşmamış oluyorsunuz.

Güzel yazı demişken tabi tahmin edeceğiniz üzere kalem tipinizi seçebiliyorsunuz.Benim kullandığım Goodnotes uygulamasında dolma kalem, tükenmez kalem ve fırça kalemi seçenekleri var ve her kalem çeşiti için ucunu kalınlaştırmak, inceltmek ve basım duyarlılığını ayarlamak gibi seçenekler var. Tüm bu ayarlar sayesinde gerçekçi bir yazım deneyimine daha da yaklaşabiliyorsunuz. Aynı şekilde kaleminizin mürekkep rengi de neredeyse sınırsız…

Kalem tiplerinden bahsederken yine neredeyse sınırsız renkte highlighter, namı diğer fosforlu kaleme sahip olduğunuzu da hatırlatmak isterim.

Öte yandan yine yazarak çalışırken, notlar alırken ya da belki ders notu tutarken bazen şekilerle de çalışmaya ihtiyaç duyarız ve çizim yeteneğiniz yoksa ki bu çok normal, defterinize çizdiğiniz, daha doğrusu çizemediğiniz o üçgenleri, yuvarlakları, çeşitli şekilleri bir düşünün… Dijitalleşen not deneyiminde bir diğer artı nokta da bu. şekil aracı ile çiziminizi otomatik olarak algıyarak daha düzgün şekli otomatik olarak oluşturuyor. Bir üçgene mi ihtiyacınız var. Siz yapabildiğiniz en üçgene benzer şeyi yapın, gerisini uygulama hallediyor. 

Bir başka özellik yazdıklarınızı istediğiniz şekilde değiştirebilmeniz yine mümkün oluyor. Bir paragraf yazdın ama biçimsel olarak değişikliğe mi ihtaycın var. Tüm paragrafı silip yeniden yazman gerekmiyor. Sadece o paragrafı seçmen yeterli. Sonra rengini değiştirmek ya da boyutunu ayarlamak ya da daha öncede söylediğim gibi metne çevirmek mümkün…

Bazen çalışırken bir alnıtı yapmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Ama hali hazırda bir metni alıntı yapmak için yeniden yazmak yerine direkt olarak seçip notunuza dahil etmek daha pratik olur değil mi? İşte tam olarak bu da mümkün. Ama bunun örneğini göstermeden önce bir konuya daha değinelim, burada IPad’in ekran bölme özelliği devreye giriyor. Ve gerçekten hayat kurtabiliyor.

Örneğin bir araştırma yaparken ekranın bir tarafında notunuzu alırken, diğer tarafında konuyla ilgili bir web sitesini, bir sunumu, bir pdf i açabilirsiniz ve az önce bahsettiğim gibi alıntı yapacağınız metni seçip, doğrudan notunuzu için dahil edebilirsiniz. Tabi ki bu alıntı sadece metinle sınırlı değil. Bir görseli de notunuza dahil edebiliyorsunuz. Gerçekten çok kullanışlı, çok işe yarar bir mevzu olabilir.

Notlar içerisine metin ve görsel almaktan bahsetmişken bir başka çok güzel özellikte, notunuzun içine PDF, Power Point sunumları gibi dosyalarıda alıp üzerlerinden çalışma yapabiliyor olmanız. 

Mesele bir kitap için editöryal okuma yapmanız gerekiyor. kitabın PDF ini notunuza dahil edip, bu not üzerinden hatalı kelimeleri işaretleyebilir, yeni fikirlerinizi not edebilirsiniz.

Bir güzel özellik de yakınlaştırma özelliği. Şimdi gerçek şu ki dijital bir ekrana yazarken sürekli yakınlaştırmak, uzaklaştırmak gerekiyor bu hem zaman kaybı, hem de benim deneyimime göre yakınlaştırma oranı değiştikçe yazdığımız yazının şekli de farklılık gösteriyor. Örneğin çok yakınlaştırıp yazdığınızda daha kalın bir yazı biçim oluşurken, uzaklaştırıp yazdığnıızda çok daha ince, belli belirsiz bir yazı şekli oluyor. Bu biraz kullanışsızlaştırıyor işi ama bu noktada yazarken yakınlaştırmayı sağlayan bir özellik devreye giriyor. Bir kutu var ve siz oraya yazıyorsunuz ve o kutu sizi yönlendiriyor. Siz küçücük bir alana neredeyse üst üste yazarken arkaplanda metniniz sayfaya düzenli bir şekilde yerleşmiş oluyor. Bu gerçekten çok kullanışlı (inovatif) bir detay.

Son olarak olmazsa olmaz değil belki ama özellikle sunumlar için lazer kalem özelliği de işe yarayan bir araç olabilir. Kayda geçsin diye söylemiş olayım.

Ipad ve Apple Pen ikilisinin kağıt kalem karşısında iyi bir alternatif olduğuna hiç şüphe yok. Ve gerçekten kağıt kalemin yerini alabilir. Çünkü kağıt kalemden çok daha fazlasını vaad ediyor. Şimdi bu noktada tek bir sorun var ki bu sorun en başta da bahsettiğim ve tüm bu faydalara rağmen kağıt kalemin tercih edilmesine sebep olan bir sorun. O da his. Ne kadar kullanışlı araçlar olursa olsun ekrana yazma hissi, ekrana yazma sesi kağıdın yerini tutmuyor. Bunu inkar edemeyiz. 

Ama bu noktada da yardımcı araçlar durumu kurtarmayı deniyor. PaperLike adında ki muadilleri de olan kağıt hissi veren ekran koruyucular üretilmekte ve ekranı korumanın yanı sıra ekranın o cam hissinin yerine kağıt hissini vermeyi deniyor. 

Ve belki %100 kağıt hissi olmuyor ama yine de bence o cama yazma hissinden kurtarıyor. Ve bence bu teknolojiler bir araya geldiğinde bildiğimiz kağıt kalem ile çalışmanın o olumlu etkileri 3e 5e katlanabilir.

Neredeyse 5-6 aydır tüm notlarımı ya da müsvetteler üzerinden çalışmaları bu şekilde yapıyorum ve öncesinden sürekli olarak kağıt kalemle çalışan biri olarak çok memnun kaldığım bir deneyim oldu.

Şimdi, bu kadar konuştuk. Dijital ekrana yazma teknolojisini övdük. Tamam. Ama aslında tüm bunları konuşmadan önce en başta konuşulması gereken, tamamen duygusal olan kısmı da ele almak lazım.

Ama burada bir duralım, saydığımız bu özellikler sizin kulağınıza nasıl geliyor? Bu özelliklerle ekrana yazmak, kağıda yazmak karşısında sizce de öne geçer mi? Yorumlarınızı gönderin lütfen.

Biz şimdi bütçe konusuna dönelim. Çünkü bahsettiğimiz bu sistem çok da ucuz bir sistem değil. Günümüz Türkiye’sinde, doların şımarık bir çocuk gibi yükseklerden inmediği bir dönemde ciddi bir bütçeden bahsediyoruz.

Buna değer mi? 

İşte az önce saydığımız o kadar artı özelliğe belki bir o kadar daha eklemek mümkün ama buna gerçekten değer mi?

Ben bu konudan şöyle düşünüyorum. Amaç sadece not almak yazarak çalışmaksa Türkiye şartarında buna değmeyebilir. Çok net. Yani sınırlı bir bütçe varsa sırf yazı yazmak için değmeyebilir.

Fakat IPad sadece yazı yazmak için değil de farklı amaçlarla da kullanacaksanız, örneğin video kurgunuz için, ya da çizim yapıyorsanız çizimleriniz için, bir editörseniz ve editöryal okumalar yapıyorsanız, bunun için… Yani IPad kişisel bilgisayarınız, iş aracınız olarak kullanacaksanız ve ekrana yazı yazma durumu bunlara ek olarak gelen bir detay olacaksa, bu bir anlamda işinize de bir yatırım olacağı için kesinlikle değer. 

Nitekim benim için bu böyle. Örneğin, yıllardır Windows’da Adobe Premier kullanan biri olarak artık ufak tefek video editlerini IPad’de Luma Fusion ile yapıyorum. Metin okumalarımı, araştırmalarımı da öyle. Ee mail takibi, takvim, planlama gibi diğer rutinleri zaten artık telefondan bile yapabiliyoruz. Durum böyle olunca iPad konforlu bir alternatif araç olabiliyor. 

Eğer durum böyleyse, evet o zaman kesinlikle bu maliyete katlanmaya değer.

Çok uzun zamandır kağıt ve kalemi savunan biri olarak bahsettiğim bu dijitallik denemeye değer. Kağıt ve kalem ile çalışmayı kesinlikle çöpe atamayız. Az önce saydığım tüm artı yönlere rağmen hala kağıt ve kalem ile çalışmanın da kendine göre artıları var. O yüzden bu kıyaslamayı bir kazanan olmadan, iki tarafta denenmeye değer diyerek kapatmak daha adil olabilir.

Bugün hem yazmanın, yazarak çalışmanın öneminden hem de ekrana yazmakla kağıda yazmanın farkları üzerine biraz konuştum. Yorumlarını aşağıya bırakmayı unutma. Sonraki videoda görüşmek üzere…

Posted in YouTube